Bugün Îsâ aleyhisselâma gönderilmiş olan İncîl, hiçbir memleket-de yokdur. Hıristiyanların ellerinde dört dürlü İncîl vardır. Bunları, Matta, Luka, Markos, Yuhannâ yazmışdır. [Birçok İncîlin çeşidli hıristiyan kon-sillerinde imhâsından sonra, bu dört İncîl bırakılmışdır.] İncîli ilk değişdi-ren bunlardır.5
Filistinli olan Matta, Îsâ aleyhisselâmı yalnız semâya çıkdığı sene gör-müşdür. Bundan sekiz sene sonra, İskenderiyyede ilk İncîli yazmışdır. Burada, Îsâ aleyhisselâmın doğumu sırasında görülen, şaşılacak şeyleri ve yehûdî pâdişâhı, onu çocuk iken öldürmek istediğini, hazret-i Merye-min oğlunu alıp, Mısra götürdüğünü yazmakdadır. Mattanın anlatdığına göre, Îsâ aleyhisselâm doğduğunda, Beyt-i Makdise doğu tarafdan üç me-cûsî gelip, “Bu günlerde dünyâya gelen, sultân nerededir. Biz memleketimizde, onun yıldızını doğmuş gördük ki, bu onun dünyâya teşrîf etdiği-nin delîlidir. Biz ona hediyye getirdik” dediler. Yehûdî pâdişâhı Herod bunu işitince, yehûdîlerin âlimlerini topladı. Bahs edilen çocuğu sordu. Onlar dediler ki:
Beni İsrâil Peygamberleri kitâblarında haber vermişlerdir ki, Mesî-hin doğumu Kudüsde Beyt-ül Lahmda bu günlerde olacakdır.
Bunun üzerine Herod, gelen mecûsîlere, Beyt-ül Lahma gidip, yeni doğan çocuğu aramalarını, bulurlar ise, kendisine de bildirmelerini söyledi. Her ne kadar onlara, murâdım onunla yakın olmak, kulluk etmek, dedi ise de, aslında onu öldürmeğe karâr vermişdi. Üç mecûsî, Beyt-ül Lahma gidip, hazret-i Meryemi, oğlu Îsâ aleyhisselâm kucağında olduğu vaziyyetde buldular. Hediyyeleri verdiler. Îsâ aleyhisselâma secde etdi-ler. Geceleyin kendilerine bir melek geldi. Îsâ aleyhisselâmın doğduğu yeri gizlemelerini, başka bir yoldan geri dönmelerini emr ve işâret etdi. Haz-ret-i Meryeme de, Herodun hîle ve sû’ikasd fikrini haber verdi ve Îsâ aley-hisselâmı Mısra götürmesini söyledi. Hazret-i Meryem de söylenildiği gibi yapdı.
Mattanın anlatdığı bu hikâye ve sözler, bâtıldır ve aslı yokdur. Ha-kîkatle hiçbir alâkası olamaz. Aslında böyle bir hâdise olsaydı, Herod Îsâ aleyhisselâmı aramağa kendisi gider veyâ güvendiği bir kimseyi gönderirdi. Diğer üç İncîli yazan, Luka, Markos ve Yuhannâ, kitâblarında böyle bir şeyden bahs etmemişlerdir. Matta, Îsâ aleyhisselâmın doğum ze-mânını bilmediğinden, bunu bilerek ifâde etmeyip, belki bu hâdiseyi uyduran birisinden işitmiş ve işitdiğini nakl etmişdir.
Lukaya gelince, bu zât, hazret-i Îsâ zemânına yetişmemiş ve onu görmemişdir. Kendisi, Îsâ aleyhisselâmın semâya çıkarılmasından sonra, Pavlosun yanında hıristiyan olmuşdur. Bir yehûdî olan Pavlos da, Îsâ aleyhisselâmı görmemiş ve onun zemânına yetişmemişdir. Pavlos yehûdî olup, koyu bir hıristiyan düşmanı idi. O kadar düşman idi ki, bir zemân her nerede bir hıristiyan bulunursa, yakalanıp, Beyt-i Makdîse getirilmesi ve orada habs edilmesi hakkında Kayserlerden emr çıkartmışdı.
Luka, Havârîlerin Kıssaları adlı kitâbında şöyle anlatır: Merkum Pavlos birgün bir atlı ile dolaşırken güneş ışığı gibi bir nûra rast gelip, o nûrdan bir ses işitmiş: Ey Pavlos! Niçin bana zarar veriyorsun. Pavlos demiş ki: Seni bu zemâna kadar hiç görmediğime göre, nasıl olur da sana zarar verebilirim. Bunun üzerine nûrdan: Benim ümmetime olan zararın banadır. Onlardan elini çek. Zîrâ onlar, Hak üzeredirler. Onlara tâbi’ ol, kurtulursun, cevâbını almış. Pavlos sormuş: Bu husûsda bana ne emr edersiniz. Nûr şöyle cevâb vermiş: Sâm şehrine git ve Enâniyye adlı kimseye sor. Pavlos gidip, o kimseyi arayıp, bulmuş. Îsâ aleyhisselâm-dan bu işitdiklerini ona bildirmiş. Ondan berâberce hıristiyan dînine girmeği istemiş. O da bunun bu isteğini kabûl etmiş. Merkumun Îsâ aleyhisselâma îmânı belli oldukdan sonra, şân ve şerefi artmışdır.
Bu hikâyenin aslı yokdur ve şeytânın bir hîlesidir. Demek ki, Pav los Enâniyyenin, Luka da Pavlosun elinde hıristiyan olmuş ve İncîli ondan almışdır. Hâlbuki, bunların ikisi de Îsâ aleyhisselâma yetişememiş ve onu görmemişlerdir. Görüldüğü üzere, bu kadar karışık ve ma’nâsız sözler, hıristiyanlığın bâtıl ve yalandan ibâret olduğuna açık bir delîldir.
Markos da, Îsâ aleyhisselâmı görmemişdir. Hıristiyanlığı kabûlü Îsâ aleyhisselâmın semâya çıkışından sonra, havârîlerden Petrusun yanında olmuşdur. İncîli Romada yazmışdır. Markos diğer İncîlleri yazanlara ba’zı mes’elelerde muhâlefet etmişdir.
Yuhannâ, Îsâ aleyhisselâmın teyzesinin oğludur. Hıristiyanların an-latdıklarına göre, Îsâ aleyhisselâm bunun düğün ziyâfetinde hâzır bulunmuş ve suyu şerâba o zemân dönüşmüşdür. Îsâ aleyhisselâmın da ilk mu’cizesi bu imiş. Yuhannâ bunu görünce, hanımını terk ederek, din ve seyâhatda Îsâ aleyhisselâma tâbi’ olmuşdur.
Hıristiyanlar derler ki, Îsâ aleyhisselâm, yehûdîler tarafından öldürüleceğini anladığı zemân, teyze oğlu Yuhannâya vasiyyet etdi: Ey Yuhannâ! Annem hakkında Allahü teâlâdan kork ki, o senin annendir. Annesine de Yuhannâ hakkında, o senin oğlundur. Onun hakkında Allahü teâlâ-nın gazâbından sakın dedi. Onu da annesine vasiyyet etdi. Yuhannâ, dört İncîli yazanlardan dördüncüsüdür. Bu hâdiseyi zikr etmemişdir. İncîlini Sa-mon şehrinde yunanca olarak yazmışdır.
İşte bu dört İncîli tertîb edip yazan, bu dört kişidir. Asl İncîli tahrîf eden bunlardır. Açıkdan açığa yalan söylemekden de çekinmemişlerdir. Îsâ aleyhisselâmın getirdiği yalnız bir İncîldir. Onda tenâkuz, ihtilâf ve yalan yokdur ve olamaz. Dört kişinin yazdığı bu dört İncîlde, gerek Allahü teâlâ ve gerekse Onun Resûlü Îsâ aleyhisselâm hakkında, yalan ve ifti-râlar, birbirinin zıddı olan o kadar sözler vardır ki, bu husûs ma’lûm ve meşhûr olup, hıristiyanlar da inkâr edecek durumda değildirler. İnşâal-lahü teâlâ bu husûsda alâkalı bahsde kâfî derecede ma’lûmat vereceğiz.
Matta, kendi İncîlinin onüçüncü faslında bildirdiği üzere, güyâ Îsâ aleyhisselâm, “Benim cesedim, vefâtımdan sonra, Yûnüs aleyhisselâmın cesedi balığın karnında kaldığı gibi üç gün üç gece arzın içinde kalacak demiş. Bu hikâye Mattanın İncîlinde yazmış olduğu iftirâ ve yalanların en meşhûrudur. Çünki Matta, diğer İncîl yazanlar ile şu husûsda müttefik-dir ki, Îsâ aleyhisselâm Cum’a günü sâat altıda vefât etmiş. Cumartesi gecesinin ilk sâatinde defn olunmuş ve Pazar günü sabâhleyin mevtâlar arasından kalkmışdır. Bu uydurma hesâba göre, Îsâ aleyhisselâm arzın içinde yalnız bir gün iki gece kalmışdır. Mattanın yukarıda zikr etdiği sözlere göre ise, Îsâ aleyhisselâm kendisinin, Yûnüs aleyhisselâmın balığın karnında kaldığı gibi, üç gün üç gece arzın içinde kalacağını haber ver-mişdir. Demek ki, Mattanın naklinde yalan ve tenâkuz olduğu apaçık meydâna çıkmakdadır.
Dört İncîli yazanların, bu mes’ele hakkında yalan söylemiş olduklarına şübhe yokdur. Çünki, Îsâ aleyhisselâm kendisinin öldürülüp, bir gün iki gece veyâ üç gün üç gece arzın içinde kalacağına dâir ne kendisi kimseye bir şey söylemiş, ne de İncilde böyle bir şey haber verilmişdir. Al-lahü teâlâ, yüce Peygamberi Muhammed aleyhisselâma Kur’ân-ı kerîmde Nisâ sûresi, yüzelliyedinci âyet-i kerîmesinde, bu hakikati apaçık bildirmekdedir. Bu âyet-i kerîmede meâlen buyuruluyor ki, (Yehûdîler, hazret-i Îsâyı ne öldürmüş, ne de çarmıha germişlerdir. Lâkin gördüklerinden biri ona benzetilmişdir.)
Yine hıristiyanların yalan ve tenâkuzlarından bir delîl de, İncil yazarı Markos hazret-i Mesîhin ölüler arasından kalkdığını ve havârîlerle ko-nuşduğunu ve hemen o gün semâya çıkmış olduğunu yazmakdadır. Lu-ka ise, Havârîlerin Kıssâları adlı kitâbında buna muhâlefet ederek, Îsâ aley-hisselâmın ölüler arasından kalkdıkdan tam kırk gün sonra, semâya çık-dığını yazmakdadır. İşte bu delîl onların yalanlarını ve bu maddenin aslının ve esâsının olmadığını ortaya koymakdadır.
Kendisinden başka ilâh olmıyan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Îsâ aleyhisselâm ne öldürülmüşdür, ne de defn olunmuşdur. Ne de defnden bir veyâ kırk gün sonra kabrinden kalkmışdır. [Bunların hiçbirinin aslı yokdur, bunları söyliyen yalancıdır.] Allahü teâlânın la’neti, yalancıların üzerine olsun.